Cuma, Mart 18, 2011

hiç iyi değilim bu aralar


psikolojik sağlığımı (iyilik halimi) hep korumaya çalışırım yıllardır... genel itibariyle iyimser, olumlu ve neşeli biri olsam da gelgitlerim var benim de... herkes gibi/ herkes kadar... aniden çöküveren -neyse ki uzun sürmeyen- derin içe dönüşlerim, sorgulamalarım ve gözyaşlarım...

bu ara -sanırım ilacımın etkisiyle- hassaslığım daha bir yoğun... ağlama isteğim daha bir kuvvetli... yalnız kalamadığımdan gönlümce ağlayamadım da bir türlü... boşaltamadım içimi...

güzel şeyler de oluyor ama yine de. onlardan bahsedip kendimi de sizleri de neşelendirmekten yanayım;)

@ geçen hafta eşiyle birlikte ilk defa misafirim olan yakın arkadaşım, bu akşam gelecek misafirleri için, yaptığım salata-mezelerin tarifini istedi. bu, çok hoşuma gitti benim. annemin, gününden sonra, emekle hazırladığı pasta böreklerin tarifinin istendiğini anlatırken nasıl da mutlu ve gururlu olduğunu hatırladım sonra... (sonunda annem oluyordum/ babam kokuyordum sonunda...)

@ ev arkadaşı olma ihtimalimiz olan bir arkadaşıma, onunla eve çıkma isteğimin biraz da onun entelektüel birikimiyle, bana katacaklarıyla, ondan öğreneceklerimle alakalı olduğunu itiraf ettim. o da karşılığında, yakın bir zamanda kendisinin de birine benim için benzer şeyleri anlattığını söyledi...

@ haftaiçinde okulumuzun kütüphanesinde velilere yapacağım çalışma için hazırlanırken, aynı koridorda sınıfları bulunan 1. sınıf öğrencileri yanıma gelip benimle tanıştı, onlara birşeyler okuttum diye mutluluktan uçtu, teneffüslerde bacaklarıma sarıldı, sevgi yumağı olduk vs.. çok gülümsettiler beni, "insanlar ne zaman sevgisini kaybediyorlar" diye düşünmeye gark ettiler bi de...

@ beni takım elbiseyle gören anasınıf öğrencileri de kendi gözlerinde beni şöyle konumlandırdılar: müdür abla:) (hem genç hem ciddi görünümlü biri:>)