Cuma, Kasım 30, 2018

Vatan...


Türkçe ders kitabımızdaki bu hüzünlü pasajı okuduğumda 11-12 yaşlarındaydım sanırım. Küçücüktüm; ama, dokunmuştu bir yerlerime.
Bali’deki ilk günümüzde, uzun zamandır ülkesinden ayrı bir Türk ile karşılaşıp 3 saat aralıksız sohbet edince, içindeki anadilinde anlatma ihtiyacını sevecenlikle karşıladım. Ve hafızam Refik Halit Karay’ın müthiş hikayesini çağırıp getirdi 20 sene öncesinden o ana...
İki aydır yurtdışındayım. Harika geçiyor seyahatim; ve bir yandan da Türkiye’yi özlemediğim gün yok!
Türkiye’den en uzun ayrı kalışım 5 aydı. İlk yurtdışına çıkışımdı, 19 yaşındaydım, Erasmus öğrencisi olarak Bremen’deydim. Hayatımın en özgür, en eğlenceli, en öğretici dönemiydi; ve bir yandan da Türkiye’yi özlemediğim gün yoktu!
Bugün o sohbet esnasında tekrar anladım; görülmeyen sapasağlam bağlarla bağlıyım ben doğduğum topraklara.
“Türklüğe övgü”, “En güzel kültür bizim kültür” vs değil bu. Ama “vatan” diye bir gerçeklik var. Ve vatan topraklarından uzakta olmak, bir yanıyla eksik hissettiriyor bana hep... Tüm keşfetme ve özgürlük sevdamın yanısıra, aidiyet ihtiyacım çok büyük. Alışkanlıklarıma bağlıyım, aşinalığın konforunu seviyorum.

Allah kimseyi yuvasız, vatansız, aidiyetsiz bırakmasın🙏🏻


Kuala Lumpur-Malezya

24.11.2018

Geceyi Phuket havaalanında geçirdikten sonra, sabah 1.5 saatlik uçuş ile KualaLumpur’a indik. Pasaport işlemlerinden sonra, Bali’ye uçuşumuza kadar, şehir merkezine gidip biraz dolaşmak için vaktimiz vardı. Tayland’da artan bahtları dün Phuket havaalanında dolara çevirmiştik, 24 dolarımız vardı, onu bugün burda harcamak için MRY’ye çevirdik.Yönlendirmenin inanılmaz yetersiz olduğu devasa havaalanından çıkabilmek için epey uğraştık.Burada saat Tayland’dan 1 saat (yani Türkiye’den 5 saat) önde. Bunun da etkisiyle bir saat daha zaman kaybetmiş gibi olduk.Neyse ki, sonunda çıkışı bulabildik ve merkeze giden özel otobüslere bindik (kişi başı 3USD).1.5 saat sonra merkezdeydik. Burada görülmeye değer yerlerde ilk sırayı BatuCaves ve Petronas alıyor. Bir de parkları, botanikbahçeleri var (kuş, orkide, kelebek bahçeleri vb.). Biz üçüne de gitmedik. Çünkü ulaşıma para ayıramayacaktık, yürüyerek görülebilecek yerleri tercih ettik. Öncesinde büyük sırt çantalarımızı emanete bırakmamız gerekti. Sentral’daki son derece teknolojik biçimde tasarlanmış kutulara bıraktık (5USD, iki çantamız da sığdı bir dolaba). Karşındaki KL Sentral alışveriş merkezinde bir şeyler yedik, dinlendik, süpermarketi gezip değişik meyve, sebze, ürünleri inceledik, yerel halkı gözlemledik. Tayland’dan sonra burası bize çok gelişmiş, dünyaya açık ve zengin geldi.Malezya’da Malay, Çin ve Hindu’lar beraber yaşıyor. Üç din, üç kültür bir arada. Sokakta konuştuğumuz herkes gayet iyi İngilizce konuşuyordu. Tayland’dan sonra bu bize çok çok iyi geldi.Little India Brickfield denilen Hint Mahallesi’ne yürüdük sonra. Burası gerçekten de Hindistan prototipiydi. Çok özlemişiz, keyifle gezdik orada. Gökdelenlerin yanında Hintlilerin o renkli, kendilerine özgü dünyaları belirgin bir kontrast oluşturuyordu. VivekanandaAşram’ını görmek de ayrı bir mutluluktu.Benzer şekilde Çinmahalleleri de var.Bizim için Malezya, aktarma uçuşunun arasına sıkıltırılmış minicik bir gözlem turu gibi oldu. Ama, gerek doğal güzellikleri gerek görülecek yerleri ile severek gezikecek bir ülke olduğu izlenimi verdi bize. Bakalım, belki başka zaman 😉