Perşembe, Mart 17, 2016

mim 9- yayınevleri

sevgili colukcocuk mim göndermiş bana! uzun zamandır mim gelmiyordu. en son yine colukcocuk mimlemişti:)
yeni gelen bu güzel mim üzerine finlandiya serime bir es verip araya bu yazıyı alıyorum;)

1. En sevdiğiniz yayınevi hangisi?

yayınevlerinin önemini istanbul'a gelince idrak ettim esasen. zira izmir'de pan kitabevi'ne girer alırdım. sadece kitap fuarlarında hissederdim biraz biraz. istanbul'a gelince, eh zamanla az biraz daha bilinçli bir okur olma yoluna girince, ilk galatasaray lisesi'nin yanındaki yapı kredi yayınevi'nde keşfettim bu zevki. e hem bu nedenle hem de en sevdiklerim sabahattin ali, yaşar kemal, cemal süreya, amim maoluf, yusuf atılgan, mine söğüt kitaplarını okuduğum yayınevi olması hasebiyle yky benim favorim sanırım. oradan alınan kitapları hemen yakınındaki ara kafe'de çay içerek kurcalamak gerçekten büyük keyif bana göre!
ve fakat, çok sevdiğim birkaç yayınevini daha saymazsam içim rahat etmeyecek. metis (hem edebiyat hem düşünce, öteki serileri), kırmızı kedi ve can da kitaplarını okumaktan çok haz aldığım yayınevleri.

2. Bu yayınevinden okuduğunuz bir kitabı kısaca yorumlayın.

aslında okuduğum diyemeyeceğim ama şu sıralar sürekli elimde dolaştırıp ara ara okumakta olduğum "bu bir çağrıdır" kitabından bahsetmek isterim. yaşar kemal'in yazılarından derlenen bu kitabın, ülkemizin içinde kıvrandığı sorunlar yumağına bakış açımı genişletmem için yardımcı olacağına inanıyorum... 


3. Bu yayınevinden okuduğunuz bir kitaptan bir söz yazın.

yine bu kitaptan bir minik paragraf yazmak istiyorum:
"...
şu dünya, batmış dillerin, kültürlerin mezarlığıdır. daha adını sanını duymadığımız ne kültürler gelip geçmiştir bu dünyadan. anadolu kültürleri bir kültürler mozaiği olduğu için çağımız kültürlerine kaynaklık etmiştir.
..." 
(sayfa, 39) 

4. Yazarın başka okuduğunuz ya da önerdiğiniz bir kitabı var mı?

ince memed 1 ve tek kanatlı bir kuş'u okudum. ve her ikisini de öneririm. ancak, izninizle öncelikle kendime ince memed'i tamamlamayı öneriyorum;)


5. Yayınevinden kitap çıkartsanız ve tutmasa ne hissedersiniz? 

bozulurum sanırım:) sonuçta okunmayacaksa blog yazıyoruz, yazmaya devam ederdik. kitap yayınladığıma göre umutlanmış olmalıyım ve hayal kırıklığı yaşayabilirdim. bir de boş yere o kadar kağıt gitti, yazık günah yahu;/

6. Bu yayınevinden almak istediğiniz kitap hangisi/hangileri?


kitaplığıma hızlı bir göz gezdirdiğimde bu yayınevinden elimde olup da okumadığım kitabım yok. eferim bana:)
o halde ince memed serisini alabilirim;)

finlandiya 2- joensuu ilk gün

"devam edecek" dediğim yazımdan devam edecek olursam;)

kursun ilk günü (30.03.2015 pazartesi)
joensuu şehrinde ilk sabahımız. şehir dediğime bakmayın; zaten hepi topu 5 milyon nüfuslu ülkenin (istanbul'un 4te 1'i!) kuzey karelia bölgesinin başkenti sayılan joensuu'nun nüfusu yalnızca 75000.
bugün kursun ilk günü olacak.
bir önceki akşam bizi havaalanından alan esa raty, bu sefer de otelimizden almaya geliyor bizi. yhtei skoulu diye lise düzeyinde bir okula geliyoruz. esa, burada  tarih öğretmeni olarak çalışıyor. aynı zamanda edukarjaala isminde bir eğitim merkezi var- ki bizim projemiz resmi olarak edukarjaala ileydi.-


kursun bu ilk gününde finlandiya tarihi, coğrafyası ve eğitim sistemi hakkında pek çok bilgi alıyoruz. 

*ilk öğrendiğimiz şeylerden biri; fince ve isveççe'nin birlikte resmi dil oluşu ve her yerde ikisinin de yazma zorunluluğu. zira 200bin isveçli yaşıyormuş finlandiya'da

*bir diğer bilgi ise ülkede küçükler sayılmadığında tam 88bin gölün bulunduğu. adeta bir göller ülkesi finlandiya. zaten uçak havalanırken ve inişe geçtiğinde bu güzel gerçeği gözlerinizle görebiliyorsunuz. 

* bir de fin'li insanların genel özelliklerinden bahsetti bize esa. ilk söylediği güvenilir insanlar olduğu idi. onu n dışında, sabırlı, sessiz, utangaç, çalışkan, temiz, dakik, alkole düşkün, sauna sever, iyi ingilizce konuşan, dindar olmayan, yüksek eğitimli, kibar, ahlak açısından bozulmamış, patates seven, soğuk hava seven, motor sporları ile ilgilenen, bembeyaz kişiler olarak tarif etti genel olarak. zaten bir kısmını 2 gün geçirdiğimiz helsinki'de deneyimlemiştik. diğer özellikleri de bir bir deneyimleyecektik bu 5 günde... 

pisa sonuçlarına göre temel eğitimde uzak doğu ile birlikte en başarılı ülke ünvanını yıllardır bırakmayan finlandiya'nın eğitim sistemi ile ilgili bugün edindiğimiz bilgilere geçecek olursak;


* ülkenin bağımsızlığını ve sınırlarını kazandığı 1920 yılında "herkesin öğrenme hakkı var" görüşü ile eğitim devlet tarafından zorunlu kılınıyor. 17. yy'da lutherian kilisesi'nin herkesin incil'i okumasını zorunlu kılması nedeniyle zaten herkes yüzyıllardır okuma yazma bilir durumdaymış.

* ilkokulların mevcudu 100'ü geçmezken lise ve meslek okullarında bu sayı artabiliyor.

* tüm finlandiya'da 80'den az özel okul var, okulların %99'u devlet okulu ve vatandaşlar devletin verdiği eğitime güveniyor. sanırım, bunu pekiştiren bir uygulama olarak "açık eğitim" sistemi var. yani isteyen gelip dersi izleyebilir.

* eğitimde belediyeler devletle yükü paylaşmış durumda. temel ve ortaokul düzeyindeki okullar belediyenin sorumluluğunda. belediyenin yetkileri arasında; okul açma, kapama, öğretmen sağlama, ders programlarını belirleme, okullar arası ilişkiyi sağlama, okulların kaynaklarını karşılama vb mevcut. halk, belediyeye de vergi ödüyor. 

* okulların müdürlerini de belediyedeki eğitim meclisi belirliyor. öğretmeni ise, adaylar arasından okul müdürü seçiyor. böylece ekibini oluşturarak verimli bir çalışma ortamı sağlanıyor (yukarıda bahsettiğim gibi, ahlaki açıdan bozulmamış bir toplum olduklarından işe almada hemşoculuk, adam kayırmaca işlemiyor elbette...) 

*eğitim kademeleri şu şekilde:
 -0-5 yaş- erken çocukluk eğitimi ve bakımı--- ücretli (gelire göre ücret alınıyor). 3 yaşından itibaren zorunlu.
 -6 yaş- okul öncesi eğitim-1 yıl--- zorunlu ve ücretsiz. okula hazırlık için temel beceriler.
 -7-16 yaş- temel eğitim- 9 yıl--- ilk 6 yılı ilkokul (sınıf öğretmeni ile), son 3 yılı ortaokul (branş öğretmenleri ile). eğer mezuniyet notu iyi olmazsa, bir yıl daha burada okuyup notunu yükseltme fırsatı var.
 -lise- 3 yıl--- zorunlu değil. temel eğitimin sonunda "matriculation exam" diye bir sınav ile ilgi ve yeteneklerine göre mesleki eğitim veren ya da genel liselerden birine devam ediliyor. sınıfta kalma yok, dersten geçmek/ kalmak var (kredili sistem gibi) 
 -üniversite--- lisenin son yılında yapılan bir değerlendirmeye göre üniversitelere yerleşiliyor.

* eğitim sisteminde en çok önemsenen alan anadil ve edebiyat. sınavlar klasik ve her sınavda kompozisyon var.

* maarif müfettişi 30 yıldır yok! öğretmene güven tam.

* öğretmenlik, ilkedeki en prestijli meslek. üniversitede öğretmenlik eğitimini en yüksek başarı gösteren öğrenciler alabiliyor. örneğin geçen sene bir üniversiteye 1504 başvuru olmuş ve sadece 70 kişi yerleşebilmiş. her öğretmen master seviyesinde (sadece okul öncesi öğretmeninin master yapma zorunluluğu yok; ama, zorunlu olmasa da yapıyor onlar da).
teacher training school denilen öğretmenlik eğitimi veren üniversitelere bağlı (kız meslek liselerindeki anaokulu mantığında) okullar var ve öğretmenlik eğitimi alanlar orada 2 yıl staj yapıyorlar, üniversite hocaları tarafından izleniyorlar.

* öğretmenler kadın ağırlıklı ve müdürler erkek ağırlıklı (sanırım tek benzer yanımız:/).

* ülkemizde herkesleri pek rahatsız eden, öğretmenlerin çalışma gün ve saatleri meselesine bakacak olursak, benzer şekilde yaz tatili ve ara tatil mevcut. yıllık çalışma günleri 190 okul günü +3 çalışma günü (bizdeki seminer, yıla hazırlık mantığı).

* maaşlar da ülkemize benzer biçimde girdiği ders saatine göre 3000-4000 euro olarak değişiyor. ("vaauv 9bin 10bin" demiyoruz, zira ülkede zaten her şey euro ile olduğundan yine bizdeki 3bin 4bin tl ye tekabül etmiş oluyor)

* okulların kurumsal yapısı;
 -teaching staff (öğretmenler)
 -student welfare team (destek ekibi- eğitimsel konularda destek olan rehber öğretmen, psikolojik destek veren okul psikoloğu, öğrenme güçlükleri ile çalışan özel eğitim öğretmeni)
  -administration (yönetim)

* öğrenciler geri kaldıkları bir dersin öğretmeninden randevu alıp birebir tekrar edebiliyor.

* din dersi var. kiliseye bağlı olmayanlar onun yerine "hayata bakış" dersi alıyor. (felsefe gibi)

* sınıfta kalma var; ama kalan 1 yıl özel eğitim ile destekleniyor.

* -bizdeki gibi- farklı gelişenler için bazı okullarda özel eğitim sınıfı var.

* engelli hakları bizdekine benzer biçimde, fiziksel ve zihinsel engel için aileye devlet tarafından ödenen ücret var ve ulaşım giderleri de devlet tarafından karşılanıyor.
*****

kursun ilk günü böylece yarılanmış oldu. öğleden sonraki program, "carelicum" müzesini gezerek finlandiya tarihi ve kültürü hakkında öğrendiklerimizi pekiştirmekti.


müze gezimiz bitince esa bizi -ne yazık ki ismini bilmediğim- kırsal bir bölgeye getirdi. 


finlandiya'nın kültürünün temel şeylerinden biri olan ren geyiklerinin yaşadığı, bunglow evlerin olduğu çok güzel bir ormanlık alandı burası. 


bungalovlardan birinde odun ateşinde oturup ev yemekleri yedik.


oradan ayrılırken çiftliğin sahibi her birimize geyik boynuzu hediye etti (meğer ezilip yendiğinde cinsel gücü artırıyormuş:)) denemedik ama, yine de bu bilgiyi sizden esirgemek istemedim:))


oldukça verimli ve yoğun geçen bu güzel günün ardından dinlenmek üzere otelimiz kimmel'e döndük.

devam edecek...