Pazartesi, Mayıs 28, 2018

Man o To- Ghazal Shakeri

Pek sevdiğim şarkının bir başka versiyonunu öğrendim bugün.
Muhteşem bir yorum yine. Keyifli dinlemeler;)





Çarşamba, Mayıs 23, 2018

Sertap Erener- Aşk


Şüphesiz, gelmiş geçmiş en iyi kadın seslerinden bu toprakların. Çizgisini hiç bozmadan, yıllarca sanatını yapan biri hem de. Nice güzel şarkılar kattı dimağımıza...
Favorim elbette Lal albümü olsa da, 99 çıkışlı, kendi adını taşıyan albümünde de çok sevdiğim şarkıları var. Yanarım, Vur Yüreğim, Yolun Başında... Aşk da bunlardan biridir. Derin hisli sözlerin sahibini tahmin etmek de zor olmasa gerek... Türk popunun baş tacı Aysel Gürel elbette;)
Keyifli dinlemeler efenim:)

"Aşk, kaç büyümden
Aşk, dön ölümden
Aşk, bir sebepten
Gel, gir dünyama
Aşk, dön ölümden
Geç tenimden
Gir dünyama
Aşk, dön ölümden
Geç tenimden
Gel, gir dünyama
Aşk, vur yürekten
Aşk, çarp gönülden
Aşk, geç tenimden
Gel, gir kanıma
Aşk, dön ölümden
Geç tenimden
Gir dünyama
Aşk, dön ölümden
Geç tenimden
Gel, gir dünyama
Gel artık
Sözüm, sabrım kalmadı
Beni duysana, duysana, duysana, duysana
Aşk, dön ölümden
Geç tenimden
Gir dünyama
Aşk, dön ölümden
Geç tenimden
Gel, gir dünyama
Gel, gir dünyama"

Perşembe, Mayıs 17, 2018

Essentials- Cem Adrian

Bu albümü çok dinlerdim... 
Odam Kireçtir Benim, 
Çanakkale Türküsü, 
Yemen Türküsü
ve daha birçoğu...
Gerçekten adını hak eden, çok değerli seçkilerden oluşan bir albüm. Daha sonra II'si de çıktı ama ondan sadece Sarı Gelin'i biliyorum.
İlkinden en sevdiğim şarkı, bir Ege türküsü elbette;)
Keyifle dinleyiniz efenim:)

"Ahh yanık olur anaların yüreği..."


Cuma, Mayıs 11, 2018

2018 Nisan Ayı Kitaplar (1) ve Filmler (3)

Bol gezmeli, az okumalı bir aydı
Tek kitap bitirebildim bu ay.

Kafka'nın Babaya Mektup'unu...
Kafka'yı üniversite öğrenciliği yıllarımda kült eseri "Dönüşüm" ile tanımış ve çok sevmiştim. Sonrasında, bilmem neden, devamı gelmedi. Yakın zamanda öğretmenler odası kütüphanemizde görünce Babaya Mektup'u, eve getirdim ve soluksuzca okudum. Dönüşüm'ü de tekrar okumayı istiyorum; zira 10-12 yılda epey değişiyor idrakı insanın...
Yine vefatından sonra yayınlanan eserlerinden biri olan Babaya Mektup için hep "Diğer eserlerini anlamak için önce bu okunmalı" denildiğini duyardım. Okuyunca hak verdim. Zira Kafka, babasına yazdığı bu uzun mektupta, çocukluğundan yetişkinliğine değin, babası ile ilişkisindeki zorlanmalarını, babasının kendisine uyguladığı psikolojik şiddeti ve nasıl hırpalanıp, değersiz (adeta bir "böcek" gibi) hissettiğini anlatıyor...
Henüz pedagoji, çocuk psikolojisi gibi kavramların söz konusu bile olmadığı yıllarda, bir çocuğun ebeveyninden beklentisini ve ebeveyn nasıl davranırsa çocuğun neler hissedebileceğini acı biçimde bizzat deneyimleyerek öğrenmiş ve mektubunda anlatmış Kafka...
Şiddetle önerdiğim kısacık bir şaheser.









Filmlere gelince. 3 film ile katmışım heybeme bu ay.

Evil
İnstagramda zevkine güvendiğim kişilerce önerildiğine tanık olunca ve puanı da oldukça yüksek olunca izlemek istedim filmi. İsveç- Danimarka orta yapımı olan film, kötülüğün ve zorbalığın evrensel olduğunu gözler önüne seren kaliteli bir yapım. Dram ve psikolojik gerilim türü sevenlere önerilebilir.



Sarmaşık
Sarmaşık'ı iki yıl önce izlemiş ve hayran olmuştum. Annem ve ablam bizdeyken, onların da bu müthiş filmi izleme zevkini tatmaları için bir defa da onlarla izledim. Yine aynı tadı alarak... Sinemanın bir sanat olduğunu iliklerime kadar hissederek..


Kelebekler
Aslında Blu tv'den Sarmaşık'ı seçmemizin bir nedeni de bir sonraki gün için Kelebekler'i izleme planımızın olmasıydı. Yeni filmini görmeden önce, bir önceki filmiyle tanımalarını istedim Tolga Karaçelik'i... Çok az salonda oynayan film, ne şans ki Beylikdüzü Migros'ta da oynuyordu. 
Kelebekler, Sarmaşık kadar çarpıcı ve etkileyici gelmedi açıkçası bana. 
Ama "aile olmak" üzerine epey düşündürttü... Aile, hem müthiş bir destek yaşamda; ve fakat zaman zaman yük aynı zamanda... Kısıtlayan, özgür bırakmayan, birey olmaya izin vermeyen...
Nasıl, ne kadar olmalı bağlılık???
Film dramatikliğinin yanı sıra yer yer absürd sahnelere yer veren bir kara komedi havasında...
Fragmanda da yer alan tavuk sahnesi ve pavyon sahnesi çok iyiydi gerçekten de, bir de "gidelim buralardan" sahnesi var ki, 90'larda çocuk/ergen olmuş herkes çok sevecektir eminim...
"Artık hissettiğimi hissettiğim anda söylemek istiyorum" diyor ya bir de filmde Suzan, hangimiz istemiyoruz ki be Suzan?