Perşembe, Mayıs 27, 2010

iade edemem anne iade edemem!

evet, önceden böyle biriydim.
öyle bir davranış kalıbım yoktu.
birşeyi almadan çok düşünür, defalarca gider gider bakar, yakınlarıma da gösterir, öyle karar verirdim. sonrasında da pişman olmazdım genelde, aldığımdan memnun mesut yaşardım.
ama 3-5 aydır yeni bir davranış edindim.
bir gece galeyana gelip bir manto aldıktan sonraki gün, karşıma çıkan ve kaçıramayacağım(!) iki mantoyu aldıktan sonra, ilk aldığımdan ziyadesiyle pişman olmamla başladı yeni davranışım.
gerçekten çok pişman ve mutsuzdum, o mantonun bende olması çok rahatsız ediyordu ve geri vermeyi denemek geldi aklıma. hemen o akşam, yanıma bana şans getirdiğine inandığım insanı da aldım. ilk iade girişimimde bulunmak üzere yola çıktım. iade işlemim hızlıca, sorunsuz halloldu.
o akşam hayatımda yeni bir sayfa açıldı adeta. aldığımdan pişmanlık duyarsam gidip geri verebileceğimi öğrenmiş oldum böylece.
daha sonra, yine galeyana gelip aldığım bir elbiseyi iade ettim sebep göstermeden.
en son da geçen hafta, yeni aldığım fakat ne yazık ki sorun çıkarıp canımı sıkan telefonumu iade ettim.
yavaş yavaş bir alışkanlığa dönüşüyor sanırım iade etme davranışı bende.
insana garip bir "çok da düşünmeden alabilme" dürtüsü veriyor iade edebileceğini bilmek.
bu nedenle, "pek de yararlı olmadı sanki bu yeni huyum" diye düşünmeye başladım doğrusu.

üniforma


karşı olduğum dönemler oldu benim de. anlam veremediğim zamanlar...
gerekliliğini anladım sonra.

gelir dağılımının böylesine adaletsiz olduğu topraklarda, en azından okul saatlerinde tüm çocukları eşitlemekti bir anlamda.
insanların zenginliği de fakirliği de aslında yüzlerinden okunsa da...

iş hayatında giyime getirilen sınırlılıklar da başta hoşuma gitmese de, sonradan anladım ki ciddi bir zaman tasarrufuymuş meğersem. giyim çok seçenekli bir mevzuu olduğundan, seçeneklerin 4 kumaş pantolon, 3 resmi etek, 10 gömleğe inmesi insanı gerçekten rahatlatıyor.

benzer şekilde öğrenciler için de zaman tasarrufu tabi. o yaşlarda ziyadesiyle yaşanan "off ne giycem ben!" sendromu önlenmiş oluyor üniforma sayesinde.

bir de yine iş hayatındakiler için insanları ciddi, standart ve özenli giyinmeye teşvik etmek önemli aslında. çalışan ve vatandaş/ müşteri ayrımı olması gerekli birşey bence. bir de çalışanların saçmasapan, bilinçsiz giyinmesi de önlenmiş oluyor. zira, insanların ne giyeceği belli olmayabilir.

"iyi de ne demek, kendi seçemez mi, kim belirliyor, ne hakla" diyenlere katılmıyorum.
bu konuda "laissez faire" diyemiyorum.