Cumartesi, Nisan 27, 2013

izmir'de izlediğim filmler

izinlerimden mümkün olduğunca kitap okumuş ve film izlemiş olarak dönmek isterim ki; o izni verimli geçirdiğimi hissedebileyim..
(ahh bir de film izlerken ve kitap okurken uyuyakalma sorunum olmasa, sanırım hayatımda şu ankinin 5 katı film izlemiş ve kitap okumuş olabilirdim! :) )

pazartesi izmir'e geldiğimden beri de, pek kitap okuyamasam da, 3 film izledim:


* elles (kadınlar): izmir'e her gelişimde uğramaya gayret ettiğim desem'de izledim. oldukça yoğun seks sahneleriyle zaman zaman zorlasa da merak uyandıran ve ilginç bir film. juliette binoche'u izlemeye doyamasam da film bıraktığı tad ve anlattığının derinliğini verebilme noktasında zayıf kalmış bence..
bu da filmden çok güzel bir şarkı..


* the savages (savage ailesi): bu film bana biraz another year'ı hatırlattı. severek izledim.


*august rush (kalbini dinle): pek bir methedilmesine karşın, beni hiç etkilemeyen bir film oldu. zira, sonu filmin başlarından kabak gibi ortada olan ve en ağır yaşam olaylarını bile yüzeysellik ve umutla anlatan hollywood tarzı filmlerden hiç hazzetmediğimi bilenler bilir.. 

maalesef pek sağlam bir film izleyemiyorum bir süredir...

Pazar, Nisan 21, 2013

taşar içimden ruhum!



damarlarımda yine aşk var
gözlerim yine bir manalı
başladı güneşli yağmurlar
ıslandı umudum.. saçlar..

kırılan dallar gibiyim
ben her bahar dirilirim
gizli bir kaynaktır içim
kendime bir yol bulurum

ben her bahar aşık olurum
rüzgar olur yağmur olurum
filizlenir anılarda gururum
taşar içimden ruhum


damarlarımda yine aşk var
gözlerim yine bir manalı
başladı güneşli yağmurlar
ıslandı umudum.. saçlar..

gönlümde sönen ateşsin
küllerini savurup
kalbimdeki acelenin
peşinden ben kaybolurum


ben her bahar aşık olurum
rüzgar olur yağmur olurum
filizlenir anılarda gururum
taşar içimden ruhum




Cuma, Nisan 19, 2013

"iş yerimden inciler" serimiz devam ediyor!!!

psikolojik danışman: sen duyu organlarını biliyor musun ahmet?
ahmet: -
ahmet'in annnesi: (kızarak) oğlum sen bilmiyorsun biz akşam kaç yorgan indiriyoruz, söylesene!
ahmet: anne, onu demiyor galiba yaa..


Perşembe, Nisan 18, 2013

bağında bahçende pınarlarında/ içimi yıkamaya geliyorum



pazartesi memleketime gidiyorum ben!
şimdiden kıpır kıpır içim! 
ablamla ve izmir'le baharı yaşayacağım tam bir hafta!

"kirazlar olmadan tez vakitte
asmanın sürgün veren dallarında
nergisin zerenin taç yapraklarında
seninle baharı kutlamaya geliyorum
başımı omzuna yaslamaya
hayata yeniden başlamaya
bağında bahçende pınarlarında içimi yıkamaya
geliyorum!"

Cuma, Nisan 12, 2013

külhanbeyi müzikali- bakırköy belediye tiyatroları

ne az oyun izledim bu sene..
pek çok oyun vardı aslında izlemek istediğim, bir türlü fırsat olmadı..
şunun şurasında da 1-2 ay kaldı sezonun kapanmasına..

velhasıl, dün artık bu makus talihi yenelim diyerek çok sevdiğim yunus emre kültür merkezi'ne gittik.
o güzel bahçesinde oturup çay kahve içtik önce, sohbet ettik. renkli, hareketli bir oyun olan "külhanbeyi müzikali"ni izledik üstüne de.


3. sezonunu oynayan oyunu ben oldukça başarılı buldum. kalabalık gürül gürül bir oyun, şarkılar güzel, arkada tül perde arkasında çalan orkestra on numara, oyunculuklar iyi, kostümler özenli... 
(ara dahil) 2,5 saatten fazla sürdü oyun, ona rağmen sıkmadan tempolu bir biçimde aktı. ilk perde biraz daha komik ve eğlenceliyken, ikinci perde de yavaş yavaş olayların arka planları seyirciye verilmeye başlandı, oyun daha gerçekçi bir hal aldı.. bu noktada şunu vurgulamak istiyorum ki, siyasi hicivin dozu çok yerinde; adamın gözüne gözüne sokmuyorlar yani..

"sezon bitmeden izleyin" derim;)

***kapanıştaki şarkıda "mustafa kemal" ismini duymak ayrı mutlu etti beni, izmir'de hissettim bir an kendimi... istanbul'da herhangi bir yerde böyle bir tabloyla karşılaşmayalı ne çok olmuş..
***oyunun çıkışında arkadaşlarınızla sohbet ederken oyuncular yanınıza gelip sohbet ediyorlar ya, bakırköy belediye tiyatroları'nı bu açıdan da çok seviyorum!
***anne-babaların da seveceği cinsten, onları da alıp gidebilirsiniz;)

Çarşamba, Nisan 10, 2013

minik bir hayat dersi ;)


hayatınıza heyecan katmak istiyorsanız işe dolmuşla gidin!

derhal ayılacaksınız uykunuzdan!
indiğinizde de yaşamanın ne güzel bir duygu olduğunu iliklerinizde hissedeceksiniz!

Pazar, Nisan 07, 2013

all i wanna be is everything at once




As sly as a fox, as strong as an ox
As fast as a hare, as brave as a bear 
As free as a bird, as neat as a word 
As quiet as a mouse, as big as a house 



All I wanna be, all I wanna be, oh 
All I wanna be is everything 



As mean as a wolf, as sharp as a tooth 
As deep as a bite, as dark as the night 
As sweet as a song, as right as a wrong 
As long as a road, as ugly as a toad 



As pretty as a picture hanging from a fixture 
Strong like a family, strong as I wanna be 
Bright as day, as light as play 
As hard as nails, as grand as a whale 

All I wanna be oh, all I wanna be, oh 

All I wanna be is everything 
Everything at once 
Everything at once, oh 
Everything at once 



As warm as the sun, as silly as fun 
As cool as a tree, as scary as the sea 
As hot as fire, cold as ice 
Sweet as sugar and everything nice 



As old as time, as straight as a line 
As royal as a queen, as buzzed as a bee 
As stealth as a tiger, smooth as a glider 
Pure as a melody, pure as I wanna be 



All I wanna be oh, all I wanna be, oh 
All I wanna be is everything 
Everything at once

Cumartesi, Nisan 06, 2013

bugün mesleğin için ne yaptın- vol2

bugün kitapçıda "psikoloji" bölümündeki kitaplara göz gezdiriyordum..

ilk fark ettiğim, ne kadar çok tıp kökenli uzmanın -psikiyatristin- "psikoloji" kitabı (psikopatoloji falan değil yani) yazıyor oluşu idi... bu beni şaşırttı ve endişelendirdi..

daha sonra fark ettiğim şey ise, endişemin düzeyini epey artırdı:
bulunduğum kitabevi  nt tarzı cemaat yönelimli bir yer olmamasına rağmen, kitapların çoğu timaş yayınlarından çıkmıştı. kitapları elime alıp incelediğimde ise, içlerinde kuran-ı kerim'den alıntılar gördüm! evet elimdeki kitap bir roman, deneme vs değildi. bilimsel olduğunu iddia eden kitaplardı...
bilmem size nasıl gelir, ama, bana bilimsel bir kitap olma iddiası ile piyasa çıkan kitaplarda, profesörlerin, psikiyatristlerin, yazdıklarını dine dayandırması hiç doğru gelmedi. daha çok ticari geldi..

*** raflarda psikoloji ile alakası olmayan,  ne uzmanlığı olduğu belli olmayan insanın kaleme aldığı şişirilmiş mutluluklar, özgüvenler vaad eden kitaplara değinmiyorum bile.. mesleğimizin kanayan en büyük yaralarından birinin de bu olduğu biliniyordur zira... ***

Perşembe, Nisan 04, 2013

birsen tezer- istanbul



beş dakikada bir motorunun acelesine inat
biniyorum meçhule
ardımda martılar telaş
bırakıp gitmek var
şimdi seni yarim
dört yan ezan
vapur vapur boğaz
....

Salı, Nisan 02, 2013

kimi sevsem sensin...

kimi sevsem sensin / hayret
sevgi hepsini nasıl değiştiriyor
gözleri maviyken yaprak yeşili
senin sesinle konuşuyor elbet
yarım bakışları o kadar tehlikeli
senin sigaranı senin gibi içiyor
kimi sevsem sensin / hayret
senden nedense vazgeçilemiyor

her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet
sarışın başladığım esmer bitiyor
anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
dudakları keskin kırmızı jilet
bir belaya çattık / nasıl bitirmeli
gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
kimi sevsem sensin / hayret
kapıların kapalı girilemiyor

kimi sevsem sensin / senden ibaret
hepsini senin adınla çağırıyorum
arkamdan şımarık gülüşüyorlar
getirdikleri yağmur / sende unuttuğum
hani o sımsıcak iri çekirdekli
senin gibi vahşi öpüşüyorlar
kimi sevsem sensin / hayret
in misin cin misin anlamıyorum
(insana şu güzel şarkıyı çağrıştıyor bu güzel şiir...
bu arada, yaşar'ı çok sevdiğimi söylemiş miydim?
"bizler aynı kalmadık ki hayat değişirken/ 
ben birini sevdim ama gözler aynı sen
sevmek bir şeyi sevmektir sen kadar/ 
aşkı bana yanlış öğretmiş kader")