Çarşamba, Haziran 08, 2011

kedisever


kedileri çok seviyorum.
hem estetik açıdan çok beğeniyorum hem bağımsız ve bireysel tarzlarını çok seviyorum.
yıllarca, annemden ayrı bir evim olur olmaz, bir kedim olacak sandım.
kendi evim olunca fikrim değişti sonra.
önce "yapabilir miyim? gerekli sevgi, ilgi ve özeni verebilecek miyim? ona iyi bakabilecek miyim?" gibi etik kaygılar başladı.
sonra daha önce hiç aklıma gelmemiş olan bir başka düşünce düştü aklıma:
"bi dakika, tamam ben kedi alıcam diyelim, onu evime getiricem, beraber yaşamaya başlıycaz vs. ama, acaba kedicik bunu isteyecek mi?"
hayvanları "satın alma"ın ne zamandan beri insanlara bir hak olarak görüldüğünü, onların hayatında nasıl olup da bunca karar verici olabildiğimizi sorguladım durdum...
vazgeçtim...


öğrencilere göre, psikolojik öğretmen. babaanneme göre, hem doktor hem öğretmen:)

arkadaş ortamlarında, yeni tanışmalarda, kuaförde vs. "nerede çalışıyorsun?" diye sorulduğunda, "okulda" demez hiçbir öğretmen. mesleğini söyler, "öğretmenim" der...
okul bir "iş yeri" değildir zira...
bizim durumsa biraz karışık olduğundan "bir devlet okulunda psikolojik danışmanlık yapıyorum" gibi uzun cevaplar verilir genelde. yetmez hatta, daha da açıklanır...
biraz da, iş durumumu ve mesleğimi netleştirebilmek için, "değişiklik iyidir" dedim ve tayin istedim. okulda değil rehberlik araştırma merkezinde çalışacağım artık.
vatana millete hayırlı olsun;)