Çarşamba, Eylül 18, 2013

özgürlük, nazım ve piraye...

bu aralar hapishanedekiler üzerine düşünüyorum.
(genel olarak yargılama, insanı yine bir insanın yargılıyor oluşu, yasaları yapanın  da insan oluşu, her suçlunun aslında nedenleri olduğu vs değil. bu konuyu da çok düşünüp tartışmıştık zamanında. ama bu ara düşündüklerim, fikir ve görüşleri nedeniyle haksız bir biçimde yıllarca dış dünya ile bağı koparılanlar.)
allah'ım nasıl zor bir şey olmalı! 
yaşamayı bunca seven bir insansın, düşünüyor, tartışıyor, üretiyorsun; ve koparılıp alınıyorsun dünyandan...

hafta sonu, deniz kıyısına gittik mesela... bağımlısı olduğum kokuyu çektim içime, dalgaları izledim, kayalıklarda yattım. bu zevkten mahrum olmayı düşündüm... 
sabahattin ali geldi aklıma hemen:
"dışarda deli dalgalar/ gelip duvarları yalar/ seni bu sesler oyalar"...

sevdiğin herkesten, her şeyden uzak olmak... değer verdiğin, yıllarca biriktirip kurmaya çalıştığın hayatın uzağında olmak...
yalnız, yapayalnız olmak... duvarlar konuşmuyor zira...
nasıl yaşanır... nasıl katlanılır... 

 günün şarkısı ile çok değerli nazım'ı anmak icap eder şimdi:


"benim bağırasım gelir
piraye diye..."

6 yorum:

  1. çok haklısın.
    hapiste olmak olacak şey değil ya.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevgili deeptone,
      zor ki ne zor...
      içerideki için ayrı dışarıdaki için ayrı...

      Sil
  2. Benim de aklım almıyor özellikle bu dönemdeki akıl tutulmalarını. İçerdekilere yazık diyorum, dışarıda kalan sevdiklerine yazık. Bütün hayatları değişiyor geri dönüştürülemeyecek şekilde...

    YanıtlaSil
  3. Merhaba Ezgi... İşte yazının özeti burası: "hafta sonu, deniz kıyısına gittik mesela... bağımlısı olduğum kokuyu çektim içime, dalgaları izledim, kayalıklarda yattım. bu zevkten mahrum olmayı düşündüm..." Zor, çok zor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevgili Engin Ergin,
      basit ama hayatına anlam katan keyiflerden mahrum olmak...
      zor...

      Sil