Pazartesi, Mayıs 10, 2010

ben ilk defa bir tiyatronun arasında evime gittim


oyun, film, söyleşi, seminer... ne olursa olsun. beğenmesem de sıkılsam da yarım bırakıp hiç çıkmam/ çıkamam ben. merak ederim.

ama dün ilk defa, arada çıkıp eve geldim.

oyun oldukça iyi gidiyordu oysa. hem de görmek istediğim bir oyundu. brecht'in "kafkas tebeşir dairesi" (oyunun konusu; nazi almanyası döneminde hitler'in işgalci orduları tarafından Gürcistan'ın kuşatılması, keçi yetiştirmekle geçinen yerel halkın bu işgale direnişi ve sonrası. sanırım oyuniçindeoyun tekniği idi, tam emin değilim).

fakat ben çok uykusuzdum ve yorgundum, ve sadece 1,5 saatlik ilk yarıya dayanabildim.

aslında burda bahsetmek istediğim, oyunların uzunluğu. bence çok uzun oluyor. ben izlediğim hemen her oyunda hissettim bunu. bir yerden sonra "tamam, anladık, haydi sonuçlansın artık" diyorum hep. sıkılıyorum, yoruluyorum.

çok uzun film de sevmem.

bir de şu var; yerli oyunları izlemeyi tercih ediyorum. yabancı oyunlarda, anlatılan konjuktüre uzak hissediyorum çünkü; anlamakta da zorlanıyorum bu anlamda. türkçe olarak "aman allahım amanda mangarius!" ya da "düş, kont..." gibi kelime/ cümleler duymak da garip geliyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder