Pazar, Nisan 24, 2011

survivor (istanbul)




istanbul'a geldim geleli, "tolere edebilitem" (!) nasıl yükseldi anlatamam.

bir yandan iş hayatına başlamak bir yandan aile hayatından "evarkadaşlığı düzeni"ne geçiş..

mütemadiyen kalabalık, hiçbir zaman "tam" temiz olamayan bir ev, asla yetişmeyen işler...

üstüne üstlük, burada, gün geçmiyor ki bir aksilikle karşı karşıya kalmayalım. örnek verecek olursam; kışın en soğuk günlerinde kombinin anakartının yanması ve donmak+banyo yapamamak, sıklıkla -çeşitli nedenlerle- suların kesilmesi ve 2-3 gün susuz yaşamak, internet bağlantısının kablolardaki arızalar nedeniyle bağlantının hiçbir zaman tam verimli olmayışı, mütemeadiyen kopuşu, ayda bir yanan ampüller, mutfak ve banyomuzdan alt kata sızıntı olması nedeniyle bir süre kullanamayışımız vs. bir nevi "survivor". sonuçta, medeniyetin getirdiklerinden uzak kalarak yaşam mücadelesi veriyoruz biz de. (ne de olsa adaptasyonu güçlü olan yaşar:))

ama en bombası da şu andaki durumumuz:

"21. yy'da avrupa'nın göbeğinde" buzdolapsız yaşamaya çalışmak!

3 hafta önce ev arkadaşımın biri, buzdolabını da alarak -evlilik nedeniyle- bir başka eve geçti. biz de, şu anki durumumuz da geçici olduğundan, 2 aylığına idare edebileceğimize inanarak buzdolabı edinmmeyip, peynir- yoğurt- süt içermeyen bir beslenme düzenine geçtik. makarna, elma ve kekle hayatta kalmaya çalışıyoruz.

sonuç olarak, artık biz gerilmek yerine çoğu şeye gülüyoruz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder