Pazartesi, Nisan 11, 2011

hızla değersizleşenler...

haftasonu, elektronik & teknolojik aletler satan bir merkezde, dikkatimi çeken çok fazla şey olmadığı için hafiften sıkıntıyla, hayatımdakisevgiliinsan'ın işinin bitmesini beklerken, film ve müzik cd'lerinin dvd'lerinin olduğu reyonu fark ettim bir anda. reyona gittim ve ilk gençliğimin -ve hatta çocukluğumun da- en büyük zevklerinden birini yaşadım yeniden. karşıyaka iskele'nin üstündeki d&r'a giderek, üst katta saatlerce kitaplara baktıktan sonra alt katta saatlerce kasetlere cd'lere bakmak... yeni yeni müzik türleri, şarkıcılar keşfetmek...

pekçok yaşıtım gibi ben de, 10-18 yaşlarım arasında harçlığımın bir kısmıyla kaset/ cd alırdım büyük keyifle. günlerce, ezberleyene dek döndüre döndüre dinlerdim. sevdiğim tüm sanatçıların albüm adlarını, hangi albümde hangi şarkıların bulunduğunu (hatta sırasıyla), şarkıların söz müziklerinin kime ait olduğunu vs. bilirdim.

sonra üniversite yılları. internetle tanışma. msn'den, internet sitelerinden ya da flash belleklerle/ yazılan cd'lerle arkadaşlardan edinilen şarkılar... çok fazla çaba harcamadan sahip olunan ve tüketilen, değerini ve anlamını yitiren...

içim buruk benim. internetin hayatımıza kattıklarıyla hayatımızdan götürdüklerinin muhakemesini yapıyorum sıklıkla...

not: tam da bunları düşünüp sıkı bir arşiv yapma hayallerine kapıldığım o günün akşamında, (hayatımdakisevgiliinsan bu düşüncemi sahiplenici-kapitalist zihniyetle bağdaştırıyor galiba ama) ev arkadaşımın evimize on numara bir müzik cd'si almış olması ise "la vita e bella" dedirten an olmuştur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder