Pazartesi, Mayıs 03, 2010

blog açalı 24 saat bile olmamıştı, ben de henüz 2. yazımı yazıyordum.


günler, hele de haftasonu, "birşey" yapmadan geçerse fena halde rahatsız ve agresif olan bir insanım ben... kendime yarattığım bu baskıyı çoğu zaman anlamsız ve gereksiz bulmakla beraber fazla kontrol edemediğim bir durum bu bende.

birşey'den kasıt da sanırım bir sanat aktivitesi veya yeni bir yer görmek ya da çok sevilen bir yere gitmek ya da bir süredir görüşülemeyen sevilen bir arkadaşla görüşmek vs. bir şekilde "yararlı" birşey yaptığımı düşündürten bir eylem işte.

bu haftasonu başlarda keyifsiz de olsa, sonunda "ohh, çok da boş geçmedi galiba" diyebildim sanırım. ehl-i keyf'in sezon sonu gösterisini izledim mesela, sonra antakya'lı bir arkadaşımın evine yemeğe davetliydim ve süper yemekler ile süper sohbet vardı.
bornova bornova'yı izleyemedim ama. tivibu'dan izleyebileceğimi keşfettikten sonra, ilk 20 dakikasında uyuyakaldım çünkü. ilginç, aylardır ne çok istediğim şeydi oysa. sonra, yeni bir yere de gidemedim, hani hep gitmek istediklerimden; edirne, bozcaada, sapanca, polonezköy...

arkadaşımın evinde annesi vardı, evet yemeklerin yaratıcısı da o'ydu tabi. fark ettim ki anne ile çocuklar çatışıyor, çoğu yerde çoğu zaman çoğu konuda. (sadece birbirlerinin anne ve çocukları oldukları için hem de.) yalnızca ben değilim anneme gereksiz çıkışan, söylediklerindeki her niyeti biliyormuşum varsayıp öyle tepki veren...

babalarla çocuklar nasıldır, bilemem, o konuda uzman sayamam kendimi, zira sadece 14 yıl yaşayabildim o ilişkiyi.

not: bu blog olayı dilerim bir zamandır ziyadesiyle bozulmuş olan kendimi ifade etme, dili iyi kullanma becerimi geliştirmeme de katkı sağlar.

iyi geceler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder