Çarşamba, Ağustos 21, 2013

kapitalizm, evlilik ve tektaş

"tektaşsız olmuyormuş" dedi adam. çevresinden yeni öğrenmişti bunu...
geleneksel olmayan, toplumun dayatmalarını an be an takip etmeyen bir çiftti onlar.
kadın şaşırdı, "nerede yazıyormuş o kural?" dedi.

kapitalizm nasıl güçlü bir sistemdi ki; moda adı altında, özel günler adı altında, sevimli sempatik görünen pek çok uydurmasyon ıvır zıvır altında insanlara "satın alma"yı pazarlıyor hiç durmadan...
insanlar da durup düşünmeden, sorgulamadan, ihtiyacı olup olmadığına bakmadan, neye hizmet ettiğini bilmeden, hızla tüketiyor...
evlilik de, pohpohlanarak, duygusallaştırılarak pazarlanmaya son derece müsait bir "sektör"!


çevremdekilerin pıtır pıtır evlendiği bir yaştayım ve istisnasız herkesin dilinden benzer cümleler dökülüyor:
"evlilik hazırlıkları, ev kurmak çok zor, çok masraflı!"
evet, elbette kolay değil ev kurmak, bunu hepimiz öğrenci evlerimizi ve bekar evlerimizi kurarken de yaşadık; ama kurulan ev "yeni evli evi" olunca işler çok daha zorlaşıyor. sistemin dayatmaları başlıyor zira...
"evlenmek=zenginleşmek"mişçesine insanlar bir anda iyi evlerde oturmanızı, a'dan z'ye son teknoloji, süper kaliteli ve şık eşyalarınızın olmasını bekliyor sizden. evlenene kadar olan süreçte de birbirinize bilmem kaç milyonluk çikolatalar, saatler, yüzükler almanızı, bohçalar hazırlamanızı,  sonra bir organizasyonla  evleneceğinizi (bkz: nişan) ve nihayet dev bir organizasyonla (yaklaşık olarak tanıdığın herkesin davetli olduğu) evlendiğini (bkz. düğün) duyurmanızı bekliyor... tabi tüm bunlar olurken, araba süslemesi, fotoğraf çekimi, gelin başı (normal topuzla arasındaki 7 farkı ben bulamıyorum) gibi pek çok dayatılan tüketim alanı daha çıkıyor karşınıza...


oysa her şey çok basit; iki insan birbirini seviyor, her an birlikte olmak, hayatı birlikte yaşamak istiyor ve aynı eve geçip aile oluyorlar. bunu hukuki bir biçime sokmanın yolu da, nikah. yani yukarıdakilerin hiçbiri olmasa ve sadece nikah olsa da bu iki insan aile kurabiliyor aslında.
ama masrafa ve tantanaya bakar mısınız?

bir de dayatmalar gibi ben çok rahatsız eden bir diğer şey klişeler sanırım... 
yoksa hediyeleşmek güzel, kutlamalar güzel, sevdiklerinle bir arada olmak güzel. ama mesela milyonlarca çift zaten aynı şeyi yapıyorken, evlenme teklifi ederken tek taş yüzük alınması çok mu özel şimdi, söyler misiniz? her şeyin daha yaratıcı ve özgün olması daha özel değil mi?

amaaan, benim de derdim ne büyükmüş di mi a dostlar:)
velhasıl, allah'ım ne olurdu bayram, düğün, gelenek seven ve her şeyi eleştirmeyen bir yapım olsaydı da daha uyumlu ve mutlu bir birey olsaydım...

bu arada konu ile ilgili sevdiğim bir yazıyı da paylaşmış olayim.
sevgiler efenim ve mutluluklar cümlemize!

4 yorum:

  1. keyif alarak yapılırsa güzel bir şey evlilik süreci. ama ben de senin gibi düşündüğüm için o ara süreçleri mümkün olduğunca es geçerek evlendim. malesef toplum baskısı dediğin şey de doğru. her şeyin yenisi olsun, son modeli olsun vs. çok kafaya takmadan ihtiyaçlar evin içine girince de alınır mantığıyla yaklaşılırsa çok daha zevkli ev döşenebiliyor hem de kazıklanmamış oluyorsun:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevgili Lulu,
      ne kadar güzel özgür ve özgün hareket edebilmiş olman canım, takdir ettim!
      toplumla baş etmek epey zor zaar:)

      Sil
  2. birçok noktasına hak verdiğim bir yazı. evlenmek=zenginleşmekcesine tespitine ayrıca katılıyorum. yapılanların birçoğu gösteriş budalalığı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevgili dilvin,
      aynen öyle.
      "aman bizim neyimiz eksik"lerle hareket etmeye itiliyor insanlar...
      tektaşlarını inceleyip karatlarına bakıp ona göre sevgi derecesi tahlili yapmaya kalkanları da duydum ya, ne diyim!
      allah akıl fikir versin cümlemize...

      Sil